Renk Delisi - Süper Çocuklar 1
Video Tanıtımları Göster

Renk Delisi - Süper Çocuklar 1

(1 Oylayın)

Tanıtım

Uç uç böceğim, yarın düğün olacak, annem sana terlik pabuç alacak…”

İnsanın kendini keşfetmesi bazen zaman alabilir.
Herkesin özel bir yeteneği olduğunu düşünen Mete de yıllardır çabalamasına rağmen bir türlü kendi süper gücünü bulabilmiş değil.
Öyle ki, acaba ileride bir bakışıyla koca masayı yerinden oynatabilen süper bir çocuğa ya da duvarın arkasını görebilen harika bir çocuğa dönüşebilir mi diye hayaller kurup duruyor.
Hatta teselliyi dilekleri gerçekleştirdiğine inanılan uç uç böceklerinde aradığı bile oluyor.
Oysa sınıflarına birkaç hafta önce katılan Asya’ya göre onun zaten bir yeteneği var: Mete cümle kurduğunda sözcükleri âdeta renklerle dans ediyor.
Hayret bir şey!
Sözcüklerin rengi olur mu hiç!?
Sınıfın yenisi Asya tuhaf kız doğrusu.
Hayatı renklerle ifade eden tam bir Renk Delisi!
Kısa sürede arkadaş olduğu Mete ve Tuna ne kadar çabalasalar da ondan hiçbir şey saklayamıyor.
Yeni bir kitap mı okudular, Asya şıp diye anlıyor.
Kendisinden bir bilgi mi sakladılar, Asya hop diye sırlarını açığa çıkarıyor.
Günler birbirini kovalarken, Tuna bütün sınıfı ilgilendiren önemli bir defterin de içinde bulunduğu sırt çantasını hırsızlara kaptırıyor.
Bu duruma kayıtsız kalamayan kahramanlarımız Mete, Asya ve Tuna kolları sıvıyor ve çantayı bulabilmek için maceraya balıklama dalıyor.
Karşılarına çıkan gizemli kulübedeki esrarengiz adamlar çalınan çantaya doğru onları yaklaştırmış olsa da işleri hiç kolay görünmüyor.
Üstesinden gelmeleri gereken bir sürü engel ve “süper” güçlerini kullanacakları bir dolu macera üç kafadarımızı bekliyor…
Bu keyifli macera, Akal'ın 8-10 yaş grubundaki okurlar için kaleme aldığı yepyeni roman dizisi “Süper Çocuklar”ın da ilk kitabı.

PAYLAŞIMLAR:

cumhuriyet kitap ekibi

Mete, herkesin özel bir yeteneğinin olduğunu düşünüyor. Kendisinin de vardır mutlaka ama henüz ne olduğunu keşfedebilmiş değil. Belki biraz zorlasa duvarların ardını görebilecek ya da on beş rakamlı sayıları bir çırpıda çarpıp bölebilecek… Belki de parmağının ucundaki uçuç böceği dileğini yerine getirir. O da ne? Sınıfa yeni gelen kız Asya tepesine dikilip carcar konuşmaya başlamasın mı? Neymiş efendim; sözcüklerin renkleri varmış… Yok, daha neler. Ama gerçekten tuhaf bir kız bu Asya, Mete onun sıkıcı sorularını kısa yanıtlarla geçiştirmeye çalıştıkça o bilmiş bilmiş konuşuyor. Aslında sanki bazı şeyleri biliyor gibi; örneğin Mete’nin tam bir kitap kurdu olduğunu çözüvermiş. Oysa kimseye söylememişti bunu. İnsanların aklından geçenleri mi okuyor yoksa bu kız? Onun özel yeteneği de bu mu acaba? Mete, Asya ile konuşurken kafası çok karışır. Biraz da sinir olur. Ama çok geçmeden kızın anlattıkları ilgisini çeker. Tam birbirlerine dostluk sözü verdikleri anda Tuna çıkar gelir. Tuna, Mete’nin en yakın arkadaşıdır. Aslında onun da bir özel yeteneği vardır ama o bunun henüz farkında değildir. Akli fikri futbol oynamakta ve yemek yemektedir. Biraz bozulur Tuna ikisinin sohbet ettiğini görünce. Ama Asya kısacık birkaç cümleden sonra onu da etkilemeyi başarır. Romanımızın kahramanlarını birbirine iyice bağlayansa öğretmenlerinin doğum günü sebebiyle hazırladıkları sürpriz olur. Sınıftaki tüm öğrenciler çok heyecanlıdır. Çünkü öğretmenleri bir sürü para harcanıp alınan hediyeleri kabul etmemektedir. Çocuklar da harika bir fikir bulur; kapağında bir kilit olan, süslü püslü bir günlük almış ve sırayla bir mektup yazmaya karar vermişlerdir. Tuna da mektubunu yazıp kendinden sonraki arkadaşına teslim edecektir. Ama defteri getirmesi gereken gün Tuna okula geç kalır, geldiğinde ise perişan bir haldedir. Çantasını kaybetmiştir. Bu hepsini çok telaşlandırır, çünkü öğretmenlerinin doğum gününe birkaç gün kalmıştır. Tuna, Asya ve Mete çantayı aramaya koyulur. Tuna’nın okula gelmeden önce uğradığı yerleri düşünüp yola düşerler. Neyse ki bu çok zor olmaz çünkü Mete, Tuna’nın çantasına koyduğu sucuklu tostun kokusunu duyabilmektedir. Tostun kokusunu izleye izleye yıkık dökük bir barakanın olduğu boş bir araziye gelirler. Asya ve Mete, barakaya yanaşmaktayken Asya huzursuzlanır. Çünkü duyduğu konuşmaların renkleri hiç hoşuna gitmemiştir; havada karanlık renkli sözcükler dolanmaktadır. Duyduklarını, ileride gözcülük yapan Tuna’ya anlatmak isterler ama o çoktan duymuştur bile konuşulanları… Asya’nın sözcüklerin renginden, Tuna ve Mete’nin duyduklarından anlaşılan o ki ortalıkta kirli işler dönmektedir. Eyvah! Sakın çocukların başına da bir şey gelmesin… Acaba Asya’nın özel yeteneği onları bu beladan kurtarabilecek mi? Tuna bu kargaşa içinde kendi yeteneğini aramaktan vazgeçmiş olabilir mi? Kimbilir belki de bu yaşananlar onun kendini keşfetmesini sağlayacak… En iyisi onlara katılıp bu maceranın tadına varmak. Aytül Akal’ın yazdığı “Süper Çocuklar” dizisinin ilk kitabı, duyum ikiliği (Sinestezi) özelliği üzerinden kurgulanmış, özünde herkesin farklı olduğunu, herkesin özel yeteneği ve becerisi olduğunu anlatan bir roman. Belki her birimizin böyle özel duyuları ya da yetenekleri, özellikleri vardır ama farkında değiliz… Belki de hayatımızı bu duyularımıza göre şekillendiriyoruz. Kimbilir… Sizin fark ettiğiniz özelliğiniz ya da yeteneğiniz ne acaba? Hiç düşündünüz mü? Belki Süper Çocuklar size de esin verir… 

İyi okumalar! 

*

Süper Çocuklar Dizisi'nin doğuş hikayesi
Aytül AKAL

1. Renk Delisi (2016)
2. Ses Delisi (2016)
3. Koku Delisi (2017)
4. Süs Delisi (2018)

Süper Gazeteciler, 10+ yaş için heyecanlı bir macera serisidir. Ancak, bazen birinci sınıftaki okurlarım bile alıp geliyor ve imzalatmak istiyordu. “ Kurgusu karışık onların, yaşına uygun bir romanla değiştirelim istersen, yoksa adına imzalayamam,” deyince, ısrarlar, gözyaşları, kalp kırıklığı… Kimi zaman “Dördüncü sınıfa geçince okursun ama, söz mü?” diyerek evdeki ablaya, abiye, eğer onlar yoksa anne babaya imzalamışlığım vardır, sırf üzülmesinler diye. Romanın kurgusunu takip edemezler de, kitap okumaktan soğuturum diye hep kaygım… Oysa onlar da haklıydı, Süper Gazeteciler gibi macera romanı istiyorlardı. Demek 7-10 yaş için de macera serisi yazmalıydım. Süper Gazeteciler’e de gönderme yapmalıydım ki, o yaştaki okurlarımı mutlu etsin.
Süper Çocuklar, işte bu gereksinimden doğdu...
Mete, Tuna, Asya ve Lila, Süper Çocuklar serisinin baş kahramanları. Melis ile Gamze de okul arkadaşları. Hepsinin birbirinden farklı özellikleri var. Her macerada bu özgün farklılıklarını kullanarak çözüyorlar gizemi. Örneğin Asya, sinestezik (anlamı: duyum ikiliği). (Asya, adını @kelimeyayınları 'nın kurucusu Asya Çağlar’dan aldım)
Sinestezi de nerden çıktı derseniz... Yıllar önce bir yaz tatilinde, değerli yazar arkadaşım Ayla Çınaroğlu ve kızı Ayça ile birlikteydik. Ayça'nın sinestezik olduğunu o yaşa kadar (30+) ne kendisi ne de annesi fark etmiş! Rastlantıyla keşfettim. Ayça, “E ama zaten herkes öyle değil mi?” dedi şaşkınlıkla.
Özgün özelliklerimizi küçük yaşta fark etmemize, kendimizle barışık olmaya ve farklılıklarımızı değerlendirerek hayatımıza renk katabileceğimizin ayrıcalığına vurgu yapmak istedim. Çünkü kimimizde bu, ya da buna benzer özgün özellikler olmasına rağmen "herkes öyledir" sandığımızdan, kişisel değerlerimizin farkına varamayabiliyoruz. Romanların diğer karakterlerinde de farklı özellikler var, hepimizde olduğu gibi.

Ya siz? Sizi başkalarından ayıran süper özelliğiniz/özellikleriniz ne? Keşfettiniz mi?
Yoksa hâlâ arıyor musunuz?

 

Okunma 1866 kez